CHP Genel Başkanı kim olmalı?
Kemal Kılıçdaroğlu ve neoliberal ekibi 13 yıldır CHP’yi bir adım öteye taşıyamadı ya da taşımak gibi bir niyetleri yoktu zaten.
Türkiye ekonomisi hep kötüye gitti.
Kalkınmacılık diye bir şey söz konusu değil.
Tarım, hayvancılık bitirilerek kırlar savunmasız bırakıldı.
Köy tüzel kişiliği kaldırılarak ormanlar, meralar, kıyılar ranta açıldı…
Türk Milleti’nin fabrikaları, cumhuriyetin kurumları haraç mezat yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekildi…
İthal ikameci bir ekonomi ile üretim bitirildi…
Ülke bir maden sahasına çevrildi ve yabancı ortaklı maden şirketleri ülkeyi talan ediyor.
İnsanlar yoksullaşırken halk enflasyon altında eziliyor, mülkiyetsizleşiyor.
Eğitim, sağlık deseniz keza berbat durumda.
Gençler ülkeden kaçmanın yollarını arıyor…
Ülke mülteci ve kaçak sığınmacı deposu olmuş.
Kişi hak ve hürriyetlerinin adı bile anılmıyor.
Ülke sömürgeleştirilmiş. İnsanlar mutsuz, bezgin ve yılgın….
Ve bu kadar olumsuzluğa rağmen ülkenin kurucu iradesi olan ana muhalefet partisinin oyu yükselmiyor.
Neoliberalizmin esiri olmuş bir CHP...
Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Akşener, Karamollaoğlu’ndan, Daron’dan, Rifkin’den medet uman;
klavuzu Tuncay Özkan, Bülent Kuşoğlu, Faik Öztrak vs. Neoliberal boyunduruğu kabul etmiş teslimiyetçiler ile yol yürüyen bir CHP…
Kemal Derviş’İn açtığı yolda gösterdiği ülküde hiç yılmadan 13 yıl koşan ve hep yenilen bir CHP…
İktidar nereye çekerse oraya giden ve hep kaybeden bir CHP!
Kılıçdaroğlu ve emperyalizme tam teslimiyet diyen ekibi sayesinde…
Halka umut olmaktan çok ama çok uzak.
Ekmeleddinler’e hayran, Atatürk’e neredeyse düşman…
Aynı Atatürk’ün ölümünden sonra yaşanan savrulmayı yaşadı özellikle son 13 yılda.
Baykal döneminin ortalarında kendini gösteren neoliberallerin tam hakimiyeti,
Kılıçdaroğlu döneminde zirve yaptı…
Atatürk bu tarz adamların hepsini CHP ve devlet kadrolarından uzaklaştırmıştı.
Ölümünden sonra İngilizseviciler, İnönü sayesinde partide egemen oldular ve bittabi devlette…
Hasan Ali Yücel gibi aydınlanmacılar tasfiye edildi, Köy Enstitüleri kapatıldı…
İngiltere ve Fransa ile ittifak antlaşmaları yapıldı.
ABD ile dostluk ve ticaret antlaşmaları…
İngiltere ile ticaret antlaşmaları…
Uçak ve silah fabrikalarının kapatılması…
Ve Atatürk’ün ölümünün hemen ardından İngilizseverlerin hazırladığı entrikalar ile Rusya’nın düşman ilan edilmesi…
Ülkenin tam bağımsızlıktan kopuşunun ilk adımlarını oluşturdu.
Kılıçdaroğlu da bu yolda net adımlarla devam etti.
Sonuç İttihat Terakki, Kuvayi Milliye, Reddi İlhak, Müdafai Hukuk’tan kopuş oldu elbette…
Neoliberal vekiller, neoliberallerden oluşan parti meclisi ve MYK.
Kılıçdaroğlu’na Tanrı gibi tapınılmaya başlandı…
Çünkü parti içi demokrasi bir kenara fırlatıldı ve genel başkanın iki dudağı arasında vekil, belediye başkan adayları, il ve ilçe başkanları tayin ediliyordu.
Ve bir şey olmak istiyorsanız önce Kılıçdaroğlu ve Selvi Hanım’ın gözüne girmeniz gerekiyordu.
İstisna çok azdır ve bu istisnaların ömrü çok kısa olmuştur…
Kemal Kılıçdaroğlu seçimleri kaybetmeyi örgütleyen, alınan belediyeler üzerinden bir krallık kuran ve bu belediyelere hem kendi akrabalarını, hem de ağırlıklı olarak MYK, parti meclisi üyelerinin akrabalarını monte eden bir şahsiyettir.
Kısacası neoliberallerle işbirliğinin onu iktidara götüreceğini ilke olarak kabullenmiş ve neoliberallere teslim olmuş bir truva atıdır…
Murat Karayalçın ile yaptığım söyleşide; Karayalçın CHP’nin neoliberalleştiğini kabul etti hatta kendi ağzıyla söyledi.
CHP’nin aydınlanmacı, Atatürkçü ve solcu olması gerektiğinin altını çizdi.
Kılıçdaroğlu’nda bu düsturların hiç biri yok zaten olamaz…
O zaman demiştim ki:
Murat Bey, CHP bir geçiş dönemi yaşayacak bu dönemin genel başkanı siz olmalısınız…
”Hayır” dedi ama bu sanki evet der gibi oldu.
‘Buna parti tabanımız ve arkadaşlarımız karar verir’ gibi bir şey söyledi.
O günden sonra pek çok insana CHP geçiş dönemini Murat Karayalçın gibi aydınlanmacı, solcu ve Atatürkçü bir genel başkan ile yaşanması gerektiğini söyledim…
Keramettin Gençtürk, Haydar Akar, Necdet Akar, Harun Yıldızlı bu isimlerden sadece bir kaçı.
Görünen o ki, yine benim dediğim olacak.
Tabi yine söylemiştim…
Kılıçdaroğlu gidecek gitmesine ama kurultayı yerel seçimlerden hemen önce belediye başkan adaylarını belirledikten sonra yapacak.
Kemal Bey daha fazla direnirse tabanın saygılı reddi büyük öfkeye dönüşecek.
Son günlerdeki gelişmeler Murat Karayalçın’ın CHP Genel Başkanı olacağı yönünde gösteriyor.
Aydınlanmacı, Atatürkçü ve solcu! İşte CHP’nin özü budur, yani tam bağımsız ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti…
Murat Karayalçın ile söyleşimizin tamamını YouTube kanalımızdan izleyebilirsiniz…