CHP Kocaeli Kongresi beklediğimiz gibi mevcut İl Başkanı Bülent Sarı‘nın zaferiyle sonuçlandı…
Değişim diyenlerin karşısında rakip yoktu…
Özgür Özel’e destek vereceği belli olan bir görüntü sergilendi salonda ancak şova dönüştüremediler…
Burada Haydar Akar‘ın gücünüde görmek mümkün çünkü aylardır her ne kadar Harun Yıldızlı rengini belli etmemeye çalışsa da Bülent Sarı ile birlikte bugünü örgütlediler…İstedikleri sonucu da aldılar…
Tabi Kurultay sonucu onlara bir sürpriz de hazırlayabilir…
Ben şahsen Özgür Özel’in Kılıçdaroğlu’nun tavşan adayı olduğuna inanıyorum…
Bu maceranın sonu hüsran da olabilir…
Kılıçdaroğlu için ölüm kalım savaşı, kazanma şansı daha yüksek görünüyor ve eğer çekilmez ise yerel seçimlerde büyük sorunlar yaşanır…
Yine çarşaf liste ile kongre yapılmadı…
Her fırsatta parti içi demokrasiden bahseden demokrasi havarileri yine yan çizdi…
Demek ki, her kes halinden memnun CHP’de, “demokrasi falan istemezük” dedi delege…
Bülent Sarı’nın…
400 oy alacağını söylemiştim ama 306 oy aldı, bunun nedenini aşağıda açıklayacağım…
Uğraş Çiftçi son dakika aday oldu ve 47 oy alabildi…
Elbette bir mucize olmayacaktı…
Hesabımız Mehmet Ümit Küçükkaya’nın adaylıktan çekilmeden öncesinde yapılmıştı ve doğruydu…
Ancak Küçükkaya’nın çekilmesi ile bir grup seçimi protesto etti…
Yani muhalif olarak Küçükkaya’ya umut bağlayanlar hüsrana uğradı ki, böyle olacağını söylemiştim…
Bazı insanlar ise sonuç nasıl olsa belli dediler ve katılmadı…
Bir diğer grup ise salonda yaşanan Gökhan Ercan krizinden dolayı oy kullanmadı…
Kişisel beklenti ve hesapların yanısıra oylamanın geçe kalması nedeniyle gelen insanların bir kısmı kongreden oy kullanmadan ayrıldı…
Bir el ense çekme idi bu esasında…
Benim çişim daha uzağa gider o yüzden benim dediğim olacak gibi bir şey…
Tüm bunlar Bülent Sarı’nın 100 oy eksik almasına neden oldu…
Ancak şunu hemen belirtmeliyim ki, bu durum Bülent Sarı’nın meşruiyetine zeval getirmez…
Bülent Sarı ve ekibi öyle toz pembe bir süreç yaşamayacak, işi çok zor…
Genel olarak parti tabanında umutsuzluk hakim, heyecan yok, güvensizlik var ve genelde esen rüzgar tam da ters yönde…
Yerel seçimlerde belediye başkan adayı ve meclis üyeliklerinin belirleme süreci onu çok yoracak…
Çünkü pek çok isim büyük umutlarla kişisel beklenti içerisinde…
Bu kişilerin içerisinde siyaset simsarları çoğunlukta…
Çok ince eleyip sık dokumak zorunda ve parti tabanının iradesini temsil etmek zorunda…
Belediye alınabilecek bir kaç ilçe var ve en azından 2 ilçe alamaz ise başarısız sayılacak…
Belediye Meclis üyesi olmak için can atan yüzlerce kişi sıralamada yer kapabilmek için yarışacak…
Birde başında Fatma Kaplan gibi bir belanın olması onun için büyük sorun…
Öyle görünüyor ki yine İzmit Belediye Başkan adayı olacak…
Ön seçim yapılacak olsa dahi mevcut belediye başkanları bir kez daha aday gösterilecek…
(Tabi eğer belediyedeki müfettişlerden bir engel çıkmaz ise…)
Kılıçdaroğlu’nun tercihi örgüt değil Fatma Kaplan olur…
Çünkü örgütlere bataklık gözüyle bakıyor, parti meclisinde böyle söylemişti…
Tabi iş aday olmayı başarmakla bitmiyor birde seçimi kazanmak gibi bir durum var…
Fatma Kaplan‘ın seçim kazanması için mucizevi bir olay gerek…
Çünkü kırk kapının kırkını da yıktı…
Cebrail gökten bir kapı daha indirirse belki kazanabilir…
Kapının kerametine bağlı…
Ancak Bülent Sarı prensip sahibi, dirayetli ve dik duruş sergileyen bir il başkanı…
Yanlış işlere müsamaha gösterecek biri değil…
Yeni bir hikaye yazabilmek için kendisini hazırlıyordu, ciddi hazırlıkları var, klasik bir il başkanı olmayacak gibi görünüyor…
Ben şahsen başaracak diye düşünüyor ve umuyorum…
Ama işi çok zor…
Yani diyeceğim odur ki…
Bülent Sarı çok büyük bir sınav verecek, aynı zamanda bu bir otorite sınavı olacak…
Aslında kongrede katılım yüksekti…
Ancak oy kullanımına baktığımızda düşük olması dikkat çekici bir durum…
647 delegenin 356’sı oy kullandı…
Dediğim gibi Küçükkaya aday olsaydı ve salonda kriz yaşanmasaydı en az 600 delege oy kullanırdı…
Ve Bülent Sarı da asgari 400 oy almış olurdu…
İlginç bir kongre oldu…
İki genel başkan adayı olan İlhan Cihaner ve Önsar Öymen dışında ideolojik bir tavır sergilenmedi…
Diğer Genel Başkan adayı Özgür Özel‘in martavalları alkışlandı…
Çarşaf liste uygulanmayarak demokrasinin taçlandırıldığı bir kongreye daha şahit olduk, ne mutlu bize…
Demokrasi bir musibettir ilkesi yine kendisini korudu ve kongrenin namusu kurtuldu çünkü il başkanının anahtar listesini delecek kimse çıkmadı…
Çarşaf liste olmazsa delme işide olmaz değil mi?
Sadece aynı ekip arasında çıkan kişisel kazanım tartışmaları yaşandı….
Gökhan Ercan’ın tavrının nedenlerini ve sonuçlarını başka bir yazımda değerlendireceğim ama bu durum başka bir sonuç doğuracak çünkü ekipte artık kabuğuna sığmayan bir takım var ve bu yaşananlar yeni bir ekibin doğum sancısıdır gibi geliyor bana…
Alpaslan Seymen eskiden kırk tilkinin kuyruğunu birbirine değdirmeden idare ederdi durumu ama şimdi bir şeyler değişiyor…
Çocuklar büyüdü ve söz dinlemez oldu, artık sıra bizde diyorlar ve birbirleri ile kıran kırana bir mücadele içindeler…
Gökhan Ercan, Selman Yıldırım’ın yaşadıklarından bir ders çıkarmalı derim şimdilik…
Belediye Başkanının kurultay delegesi yazılmaması sorunsalı…
Bu genelde CHP İzmit mahalle temsilcileri ve delegelerinin bir talebiydi…
Pek çok insan yazılmaması gerektiğini söylüyordu ve Gökhan Ercan‘a da il delegesi yazdığı için kızanlar vardı…
Fatma Kaplan 4.5 yıldır ektiğini biçiyor, her şey sırayla…
Yani derviş dervişe sırayla binermiş değil mi Fatma Hanım?…
Mahalle temsilcilerinin yanı sıra Alpaslan Seymen, Harun Yıldızlı, Bülent Sarı ve Haydar Akar‘a karşı bugüne kadar sergilediği düşmanca tutumun elbette bir karşılığı olacaktı…
Dedim ya derviş dervişe sırayla binermiş…
Bu olayı çok büyütmeye gerek yok şimdi Fatma Kaplan bu durumdan bir mağduriyet yaratarak yine siyasi kazanım elde etme peşinde ve başardı diyebilirim…
Kılıçdaroğlu örgütlere bataklık demişti ya anlayın ötesini…
Kongrede beklediğim İdeolojik tartışmalar yaşanmadı…
Demek ki partinin halinden herkes memnun iş sadece koltukları paylaşmaya kalmış…
Haydar Akar yine çizik şampiyonu oldu…
Ona kafayı takan bir grup var ve kendilerince haklılar…
Ama şunu söylemeliyim ki, eğer Haydar Akar isteseydi bugün yine vekil olurdu…
Kılıçdaroğlu’na seçim sürecinde bayrak açan ilk isimlerden birisi…
Kılıçdaroğlu’na yanlış yaptığını ve süreci yanlış yönettiğini yüzüne karşı söylediğini biliyorum…
Özellikle Ali Babacan ve Davutoğlu’na verilen tavizlerden tutun Kılıçdaroğlu’nun aday olmaması gerektiğini de söylemişti…
Partinin her şey olduğunu ancak bir türlü devrimci olamadığını da söyleyenlerden oldu…
Geçte olsa Kılıçdaroğlu’nun yanlış yolda olduğunun farkına varmıştı…
Bu nedenle ona saygı duyuyorum ancak Özgür Özel’i desteklemesini de doğru bulmuyorum..
CHP, Özgür Özel ile de hedefe ulaşamaz, olması gereken yeri bulamaz…
Bu ancak Örsan Öymen ve İlhan Cihaner ile mümkündür…
CHP ancak böyle isimlerle aydınlanmacı, solcu, devrimci kimliğine ulaşır…
Haydar Akar’ın özlem duyduğu devrimci CHP Özgür Özel ile kurulamaz…
Salonda tartışmalar yaşandı…
Birkan Koçak ve Mv. Nail Çiler arasında yaşanan tartışma o kadar küçümsenecek bir durum değil…
CHP tabanının vekil sıralamalarına büyük tepkisi var…
Bu tepki giderek artacak gibi de gözüküyor…
İlerleyen süreçte Nail Çiler bu tazyike dayanamayarak partiden istifa edebilir gibi geliyor bana…
Belki de bu durum ona aradığı bir bahane de olabilir…
Hani derler ya “körün istediği bir göz Allah verdi ona iki göz” işte o hesap…
Parti çok sancılı bir sürece giriyor ve bu süreç çok daha büyük kavgalara sahne olacak…
CHP işgalci neoliberal çetelerden kurtuluş savaşı verecek, bu genel başkanlık yarışı ile sınırlı değil…
O nedenle Nail Çiler’in böylesi bir süreçte bunalacağı açıktır…
Seçim sonuçları göstermiştir ki, Nail Çiler CHP’ye Gebze’de oy kazandırmadı…
Yanlış bir strateji idi bunu o zamanda söylemiştik…
Bu gerçek onun yüzüne söylenmeye devam edilecek…
Yaşayıp göreceğiz…
Son olarak Hurşit Güneş gibi isimlerin artık Kocaeli siyasetinde etkili olamayacaklarını açıkça görmüş olduk… Bu konuda geniş bir yazı kaleme alacağım ama şu bir gerçek örgütçülük başka bir şey…
İnsanoğlu iki ayak üzerine kalktığından beri tapınacak bir çok şey aramıştır ama taptığı şeylerin hiç bir işe yaramadığını çabuk kavramıştır çünkü zekidir…O yüzden insanoğlunu hafife almamak gerek, ortaçağda cennetten arsa satan kutsal rahiplerin de sıradan insanlar gibi vebaya yakalanıp öldüklerinin farkına vardıklarında her şeyi çözmüştüler…
Sanıyorum anlayan anlamıştır özellikle kendilerinin mavi kanlı olduğunu düşünen aristokrat takımı ne demek istediğimi…
Bülent Karagöz…