Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve TCMB Başkanı Gaye Erkan, 4 Ağustos’ta ABD’nin en büyük bankası JP Morgan’ın organizasyonuyla uluslararası yatırımcılarla bir araya geldi. Toplantıya, seçim öncesi “Londra Tefecileri” olarak adlandırılan birçok fonun yanı sıra, Black Rock, JP Morgan ve Templeton’ın aralarında bulunduğu 50 büyük fonun katıldığı bildirildi. Merkez Bankası tahminine göre, 2024 yılında enflasyonun yüzde 70’e yaklaşması, turizm gelirinin ise cari açığı kapatmaya yetmeyeceği öngörülüyor.
Ekonomiyle ilgili gündem sıcaklığını korurken, Reuters’in haberine göre Bakan Şimşek, Erdoğan’ın parasal sıkılaştırmaya tam desteğinin bulunduğunu, kademeli faiz artışının süreceğini, kredilerin kısılacağını anlattı. Ekonomi bir ölçüde yavaşlasa da, ani bir duruş meydana gelmeyeceğini vurguladı.
Toplantının yanı sıra TÜİK verileri ve Merkez Bankası Enflasyon raporuna ilişkin veriler, ekonominin geleceğine dair öngörüleri ortaya koydu. Dış ticaret açığının yanı sıra cari açık beklenirken, Hayri Kozanoğlu, Birgün’de yayınlanan ‘Londra tefecileri İstanbul’da’ başlıklı yazısında konuyu şöyle ele aldı:
“Mehmet Şimşek ve Gaye Erkan, 4 Ağustos’ta ABD’nin en büyük bankası JP Morgan’ın organizasyonuyla uluslararası yatırımcılarla bir araya geldi. Seçim öncesi “Londra Tefecileri” diye yaftalanan dev yatırım fonlarına, şimdi iftiharla “Trilyon dolarlık fonlar Türkiye’de” şeklindeki manşetlerle umut bağlanıyor. Toplantıya Black Rock, JP Morgan ve Templeton’ın aralarında bulunduğu 50 büyük fonun katıldığı bildiriliyor. Reuters’in haberine göre Şimşek, Erdoğan’ın parasal sıkılaştırmaya tam desteğinin bulunduğunu, kademeli faiz artışının süreceğini, kredilerin kısılacağını anlattı. Ekonomi bir ölçüde yavaşlasa da, ani bir duruş meydana gelmeyeceğini vurguladı.
Öncelikle, bu toplantı da gösterdi ki, yeni ekonomi kadrosunun bütünlüklü bir programı olmadığı gibi, böyle bir programı uygulamak için yetkisi de yok. Seçim arifesinde döviz rezervleri tükenen ekonomide, bir ödemeler dengesi krizini engellemek için, görev almışlar. Aslında gerek Hazine ve Maliye Bakanı, gerekse de Merkez Bankası Başkanı finans kapitalin bu “seçkin” temsilcilerince yakından tanınan figürler. Yabancı basında Şimşek, “Merryl Lynch tahvil satıcısı” (Merryl Lynch bond trader), Erkan ise Wall Street bankacısı (Wall Street banker) şeklinde kodlanıyor. Ancak bu sıfatlarının kılı kırk yaran bu fonları cezbetmeye yeteceği çok şüpheli. Çünkü, madem kademeli faiz artışı yapacaksınız, şimdilik bekleyip görelim, o zaman teşrif edelim diyebilirler. Nitekim 28 Mayıs seçimi sonrası yabancıların iç borç portföyü 800 milyon dolarda, toplamın yüzde 0.8’inde çakılı kalmış durumda. Borsaya ise 1.8 milyar dolarlık sınırlı bir giriş gerçekleşti.
“Sıcak para” tabir edilen bu vur kaççı fonlar, giriş yapmak için göreceli güçlü rezervler ve kurda istikrar talep ederler. Son haftanın verileri, 28 Temmuz itibarıyla net rezervlerin 2.8 milyar dolar azaldığına, kur sıçramasın diye döviz talebini karşılamak için MB’nin zorlandığına işaret ediyor. Ödemeler dengesi verilerinden de iyi haberler gelmiyor.
DIŞ TİCARET KÖTÜ GİDİYOR
2023 Temmuz ihracatı yüzde 8.4 artışla 20.1 milyar dolar, ithalat ise 32.5 milyar dolar oldu. Böylelikle 12.4 milyar dolar dış ticaret açığı verildi. Haziran ayının bayrama denk geldiğini, o nedenle temmuz rakamlarının biraz şiştiğini söyleyelim. Yılın ilk 7 ayının seyrine göz attığımızda ise, daha vahim bir tablo ortaya çıkıyor. İhracat yüzde 0.6 daralarak 143.4 milyar dolar olurken, ithalat 217.1 milyar dolarla yüzde 5.1 artmış. Dış ticaret açığı ise 73.6 milyar dolara çıkmış. Üstelik bu açık fiyatların enerjide yüzde 20.7, enerji dışı emtiada yüzde 4.8 düştüğü bir küresel konjonktürde gerçekleşmiş.
Dikkat çekici bir nokta da, temmuzda ithalatın hammadde-ara mallarında yüzde 3.9 azalırken, tüketim mallarında yüzde 99.7 artarak 4.7 milyar dolara ulaşması.
MB Enflasyon Raporu’na göre, 2023’ün ilk 6 ayında altın ithalatı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 220.8 sıçramayla 16.6 milyar dolara ulaşmış. Tüketim malları ise yüzde 62.3’lük bir artışla 24.5 milyar dolara dayanmış. Döviz kurunu baskılama gayreti ithalatı kamçılamış, bir finansal yatırım aracı olarak altını cazip kılmış… Ülkenin döviz rezervlerinin yok yere yakılmasına yol açmış. Cari açığı kapatmak için, turizm gelirlerinden büyük destek bekleniyor. Kültür ve Turizm Bakanı Nuri Ersoy’un açıklamalarına göre, 2023’ün ilk 6 ayında ziyaretçi sayısı yüzde 17.5 artışla 22 milyon 945 bin kişi, turizm geliri ise yüzde 27 artışla 21.7 milyar dolar oldu. Bu ziyaretçi başına harcamanın yüzde 10 civarı yükseldiği gösteriyor. Yıl sonunda turizm gelirleri 50 milyar doları aşsa dahi bu cari açığı kapatmaya yetmeyecek. Zaten BDDK’nın kredi kartıyla yurtdışı turizm harcamalarında taksitlendirmeyi kaldırması da, ekonomi yönetiminin cari açık tedirginliğini gösteriyor.
ENFLASYON DÖRTNALA
Sade yurttaşlarımız haklı olarak, “ben geçim derdindeyim, bana ne ödemeler dengesinden, döviz rezervlerinden” diyebilirler. Öyleyse projektörleri hepimizi yakından ilgilendiren enflasyon verilerine çevirelim. Bilindiği gibi TUİK Temmuz 2023 aylık tüketici enflasyonunu yüzde 9.49 olarak açıkladı. Böylelikle yıllık enflasyon yüzde 47.83’e çıktı. MB 2023 sonu enflasyon tahminini yüzde 58’e çıkartmıştı. Enflasyon Raporu’nun 57’nci sayfasındaki Enflasyon Tahminleri grafiği’ne göre 2024’ün ilkbaharında enflasyon yüzde 70’e dayanacak. Bir merkez bankasının 9-10 ay içerisinde enflasyonun yüzde 20 sıçramasını öngörmesi, bunu kuzu kuzu seyredeceğini beyan etmesi başlı başına bir sorun kabul edilmeli.
İstanbul Ticaret Odası 2023 Temmuz’a ilişkin Ücretliler Geçinme İndeksi yüzde 63.7’lik bir yıllık artışı ifade ediyor. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne bağlı İstanbul Planlama Ajansı Yaşam Maliyeti Raporu da, İstanbul için yüzde 73.74’lük bir enflasyon oranı hesaplıyor. TUİK’le bu iki kurumun hesaplamaları arasındaki yüzde 15-25’lik fark (her ne kadar araştırmalar sadece İstanbul’u kapsasa da) bir inandırıcılık zafiyetine işaret ediyor.
Gelgelelim, TUİK’in kendi bulguları bile ülkede ne kadar derin bir geçim sıkıntısı yaşandığını kanıtlıyor. Yüzde 25 zam alan emeklilerden (elbet emeklilerin önemli bir kısmına bu kadarlık bir ücret artışı dahi nasip olmadığını biliyorum) başlayalım. Daha ilk ayda %9.49 enflasyon yaşanmış, sonraki 5 ayda fiyat artışlarının yüzde 14.2’yi bulması bile emeklilerin satın alma güçlerinin daha da zayıflamasını getirecek.
Temmuz ayında fiyatı en az artan harcama grupları yüzde 2.67 ile eğitim, yüzde 3.19 ile giyim ve ayakkabı, yüzde 6.03 ile konut. Her üç kalemde de mevsimsel zamlar yapıldığını, özellikle okulların açıldığı eylül ayında fiyat ayarlamalarına gidildiğini göz önüne alırsak, sonbaharla birlikte enflasyonun yeni bir sıçrama göstereceğini söyleyebiliriz.
Seçim öncesi fiyatı sıfırlanan doğalgaz 2023 sonuna kadar MB’nin yüzde 2.38 hesapladığı bu avansı geri alacak. Yüzde 35 civarında sıçrayan döviz sepet kuru da geçirgenlik etkisiyle enflasyona basınç yapacak. Yine Enflasyon Raporu’na göre en son ÖTV-KDV artışları tüketici enflasyonunu aylara yayılarak yüzde 5.51 artıracak.
Dar gelirli yurttaşlarımız haklı olarak açıklanan enflasyon rakamlarının yüz yüze kaldıkları enflasyonu yansıtmadığından yakınıyorlar. Çünkü TUİK’e göre onlar gelirlerinin yüzde 35’ini gıdaya, yüzde 29.3’ünü konut ve kiraya ayırıyorlardı. Şimdi bu oranların daha da yükseldiğini, bütçelerin giderek beslenme ve barınmaya sıkıştığını tahmin etmek güç değil. Temmuz da işlenmemiş gıda fiyatları yüzde 9.51 artışla yılda yüzde 79,71 yükselmiş. Taze meyve-sebzede ise bu artış aylık yüzde 17.65’i, yıllık yüzde 76.53’ü bulmuş. AKP devrinde, yazın pazar fiyatları ucuzlar beklentisi de tarihe karışmış.
Yoksulların en temel gıdası ekmek bile 1 ayda yüzde 14.40 fırlamış. Özellikle olgun yaştaki yurttaşlarımızı daha yakından ilgilendiren ilaç fiyatları da Temmuz’da yüzde 30.5 zamlandı. Kira artışları da aylık yüzde 7.67’yi, yıllık yüzde 81.69’u gördü.
EKONOMİK DURGUNLUK KAPIDA
Ekonomi yönetiminin bazı soyut söylemler dışında net bir enflasyonu düşürme planı yok. Tek umut bağladıkları çözüm, bireylerin borçlanmalarını zorlaştırmak, kredi kartı harcamalarını kısıtlamak. Bu bir yandan, ancak göreceli ucuz kredilerle iki yakasını bir araya getirebilen ailelerin yaşam standardını daha da düşürecek. Bir yandan da mal ve hizmet talebini aşağı çekerek büyümeyi baltalayacak, işsizliği tırmandıracak. Yedek işgücü ordusunun çoğalmasıyla, bir işi bulunan emekçilerin de pazarlık gücünü azaltacak. Büyük olasılıkla, daha önce de dile getirdiğimiz durgunluk içinde enflasyon (stagflasyon) senaryosu devreye girecek.”
Kaynak: Odatv.com