Ve yerel seçimler de bitti…
Ülkenin on yıllardır içine çekildiği sömürgecilik düzenine yani neoliberalizme halk “hayır artık yeter, durun” dedi…
Bu mesajı sadece AK Parti değil, CHP’de almalı ve iyi okumalı…
Emperyalizm tüm dünya halklarının en büyük düşmanıdır ve ona boyun eğen iktidarlar mutlak ve mutlak devrilir…
Ve Anadolu insanı verdiği kurtuluş savaşı ile antiemperyalist olduğunu kanıtlamıştır..
Onları bir süre kandırabilirsiniz ama eninde sonunda balon patlar, gerçek ortaya çıkar bu herkes için geçerlidir…
Sömürgeleştirilmiş bir ülkede tüm yeraltı ve yerüstü kaynaklarını, neredeyse tüm üretim araçlarını yabancılar ele geçirmişken halkın köleleştirildiğini aynı zamanda yoksullaştırıldığını ve ülkemizin neoliberal küresel sömürgecilerin işgali altında olduğunu da pek çok kez anlattık…
Küreselleşmenin doğurduğu doğal sonuç olan yoksulluk AK Partinin sonunu getirdi… Rüzgar tersine döndü…
CHP bundan büyük bir ders çıkarmalı ve Atatürk’ün Halkçılık ilkesi üzerinden yola çıkarak tam bağımsızlığı vurguladığı ve öyle kurduğu CHP’ni yeniden 6 ok üzerine inşa etmelidir…Neoliberallerin ele geçirdiği ve yönettiği genel merkez yıllardır halktan kopuk bir saltanat sürerken, halk yine de bu yerel seçimlerde AK Partiye adeta isyan ederek CHP’ne oy verdi…Kemal Kılıçdaroğlu’nun 13 yıldır kaybettiği seçimleri bu defa CHP kazandı çünkü derin yoksulluk halkı canından bezdirmişti…
Esasında ben bu seçimlerde bu kadar beklemiyordum, AK Partinin bir dönem daha İstanbul ve Ankara olmasa da pek çok ilde ipi göğüsleyeceğini düşünüyordum…
Ancak şunu gördük, halkın dayanma sınırı artık aşılmış…
Ekonomi, Mülteciler, Enflasyon, gıda fiyatlarının ve kiraların fahiş yükselmesi, yolsuzluklar, döviz ve giderek büyüyen derin yoksulluk…
Ülkede cirit atan yabancı maden şirketleri ve onların ele geçirdikleri sektörler…
Artık tahammül sınırlarını çoktan aştı…
CHP şunu da görmeli onlara benzeyerek değil kendin olduğunda da halk oy verecektir sana… Şimdi CHP aynılaştığı Anavatan Partisi kalıbından sıyrılmalıdır…
İktidar olur olmasına belki ama bu çok uzun sürmez ve ülkenin makus talihi de değişmez…
Aslında tüm bunlar on yılda veya yirmi yılda gerçekleşmedi…
CHP taviz vermeye İnönü döneminde başladı...
Atatürk’ün kesinlikle hiç bir şekilde kabul etmediği ABD ve İngiltere ile yakınlaşması onlarla dostluk anlaşması yapması, sahte bir Rusya tehdidi yaratan emperyalist işbirlikçilerin oyunlarına boyun eğerek köy enstitülerinin ilk kapatılma işareti olan Hasan Ali Yücel’i görevden alması, toprak reformundan vaz geçmesi ve hatta CHP’nin 6 okunun dahi anayasadan çıkarılacağını beyan etmesi, Amerikan Missouri zırhlısının Türkiye’ye gelmesi ve daha sürüyle taviz vermesine rağmen 1950 seçimleri hüsranla bitmişti demek ki, onlar gibi olarak onlara benzeyerek seçim kazanılmıyormuş…
Halk akın akın DP’ye oy verdi ve İnönü kaybetti… 1954 seçimlerinde de aynı hüsran devam etti…
Kılıçdaroğlu da aynen İnönü gibi davrandı ve onlara benzeyerek seçim kazanabileceğini zannetti ama hep kaybetti, CHP hiç bir dönem Atatürk’ün CHP’si olamadı sadece bir dönem Ecevit bu çizgiye geldi ve daha sonra Kemal Derviş ile bu ülkeyi neoliberaller tarafından hazırlanan büyük tuzağın içine atanlardan biri oldu…
27 Mayıs’ın ardından 61 Anayasası bu ülkeyi gerçek demokrasi ile tanıştırırken Devlet Planlama Teşkilatını da kurdu…
Burada tarihin ilk Nobel ödüllü iktisatçısı Jan Tenbergen’i saygıyla anmak lazım bu iyi adam Türkiye’nin kalkınması için çok çaba harcadı ama Turgut Özal’ı getirip onu gönderdiler… Neoliberal tuzağın içine böyle çekildik…Jan Tenbergen aynı zamanda Hollanda’nın kalkınmasını da organize ediyordu ve şimdi bir oraya bakın birde buraya aradaki uçurumun bize her şeyi anlatıyor olması lazım…
Ardından Amerikancı 12 Mart muhtırası geldi Türkiye’de gelişen sol hareketler ve 61 anayasasının getirdiği temel hak ve özgürlükler gasp edildi…
Yetmişlerden seksene kadar ülke Ecevit, Demirel ve Erbakan arasında savruldu durdu…
Ecevit ortanın solu diyerek sola yaklaştı ve tarihinin en büyük oylarını aldı…
Tabi ülke üzerinde neoliberalizm kesin bir hakimiyet kurmak istiyordu ve Demirel onlar için en iyi aktörlerden biriydi… Ancak yetmiyordu…
Ve 24 Ocak kararları ile neoliberal tahakkümün altına girilmiş olunduktan sonra solu bir kez daha biçmek için Amerikancı Faşist 12 Eylül darbesi gerçekleşti…
Sol yerle bir edildi ve ardından 90’a kadar Özal küreselcilerin iktidarını kurdu…
Tansu Çiller, Mesut Yılmaz Erbakan sonra 28 şubat süreci sonrasında küreselcilerin iktisatçısı Kemal Derviş en büyük darbeyi indirdi…
Özal’ın bile yapamadıklarını bir günde yaptı çıktı gitti memleketin haraç mezat satışının önünü açtı ve sonrası malum…
AK Partinin Ali Babacan’ı, Mehmet Şimşek’i aynen onun izinden gittiler hem de hiç zigzag yapmadan…
Bugün ülkemizde halen Kemal Derviş iktidardadır…
Bu ülkenin insanları yıllarca Adnan Menderes’e oy verdi…
Demirel’e oy verdi, kısa süreli olsa da Ecevit’e oy verdi, Özal’a oy verdi, Tansu Çiller’e oy verdi, Mesut Yımaz’a oy verdi ve Erdoğan’a oy verdi…
İnönü’den bu yana solun uzun süreli bir iktidarı hiç olmadı…
Ki, İnönü’de solcu değildi…
Ve memleketin bugün içinde olduğu durumdan Amerikancı, İngilizci iktidarlar sorumludur…
Kemal Kılıçdaroğlu aynı İnönü gibi parti içindeki sol unsurları pasivize ederken CHP giderek sağa kaydı ve neoliberallerle dolduruldu…
Mezarına gidip el ver ya pirim diyerek yüz sürdükleri Özal’ın Anavatan Partisinden hiç bir farkı kalmadı…
O nedenle hep başarısız oldu…
Halk Kılıçdaroğlu’nun gitmesiyle CHP’de bir değişim olduğunu zannediyor…
Ve o nedenle CHP’ne bu kadar yüklenerek oy verdi…
CHP zafer sarhoşluğu ile kendi özüne yani Atatürk’ün kurduğu haline dönmez ise bu zafer sarhoşluğunun sonu da hüsran ile biter…
Kamucu, planlamacı, kalkınmacı projeler ile belediyeleri yönetmeliler, zaman çabuk geçiyor ve her geçen gün bu ülke kaybediyor…
Sömürgeleştirilmiş bir ülkede yerel yönetimler üretime yönelik projeler ile bu durumu tersine çevirebilir…
Neoliberaller tarafından yönetilen CHP bunu yapamaz ise, popülist göz boyamacı projeler bir süre idare eder ama halk bir farkın olmadığını anladığında sana da sırtını döner…
Bu seçimlerde gördüğümüz şudur halk neoliberalizme ve onun bu ülkeye getirdiği sömürgeci sisteme “hayır, artık yeter” demiştir…
Bunu böyle okumak lazım ama şunu da belirteyim neoliberal sömürgecilerde oyun bitmez…
Kaybederken kazanmayı örgütlerler…
Kapitalizm böyle bir şeydir…
Kurtuluş, hem CHP için hem de memleket için gerçek soldadır…