Kocaeli’de geçtiğimiz günlerde ard arda 2 CHP mitingi (yada millet ittifakı mitingi de diyebiliriz) yapıldı…
Birinci miting İzmit’teydi ve takriben 12 bin kişilik katılım oldu…
Beklentilerin çok altında kaldı ve kentte oldukça tartışıldı…
İttifakın ortakları neredeydi?
Hiç birinin katılımı dikkat çekecek nitelikte değildi…
Saadet Partisinin bazı il yöneticilerinin dahi Kılıçdaroğlu’nun konuşmasının ortasında geldiği görüldü…
Ayrıca İyi Partinin baraj altında kalma olasılığının ne kadar yüksek olduğunu bir kez daha görmüş olduk…
Katılım sıfır denecek kadar azdı…
Ve Akşener kendi memleketinde artık ilgi görmüyor…
Partinin özellikle kadınlarından büyük tepki aldı yaptığı vekil sıralaması nedeniyle…
Lütfü Türkkan’a olan tepkileri de sokakta göğüsleyemiyorlar…
Halkta gram karşılığı olmayan Neoliberal DEVA ve Gelecek Partileri zaten hiç yoktular; yine de ittifakın baş köşesine oturdular…
Asıl meyvelerini seçim sonrasında görecekler, kazanınca.
(Hoş kaybetselerde seçim sonu Kemal Bey sayesinde tüm kadrolarını meclise taşımış olacaklar yine en karlı onlar oluyor)
Ama CHP kaybederse, en büyük nedeni zaten Tuncay Özkan, Babacan ve Davutoğlu olacak…
İktidara yürüyen bir ittifak ve Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, Yardımcısı Meral Akşener, Yardımcısı Mansur Yavaş; kısacası ittifakın ağır topları geliyor ama halk beklentinin çok altında ilgi gösteriyor…
İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan mitinge hiçbir katkı sunmamıştı mesela…
Örgüte düşmanlığından mıdır, yoksa Kılıçdaroğlu ile tükenen ilişkilerinden midir?
Yazının ilerleyen kısımlarında bunu biraz daha açacağız…
Millet İttifakının mitingine İzmit gibi bir yerde katılımın düşüklüğü AKP cenahını sevindirirken, CHP cenahını üzmüştü…
İlçelerden, köylerden araç kaldırılmadı…
İşin bir de ekonomik boyutu var elbette, örgütünde gücü sınırlı…
Ama bu işi İzmit Belediye Başkanı üstlenebilirdi…
Yapmadı…
Peki ya Genel Merkeze ne demeli?
Miting öncesi Genel Merkezden hiç kimse gelip hazırlıkların ne alemde olduğuna bakmadı…
Ekonomik olarak da öyle kayda değer bir katkıları olduğunu düşünmüyorum…
Zannediyorum ki, onlar da halkın akın akın miting alanını dolduracağını düşündüler; nasıl olsa iktidara yürünüyordu ve halk zaten heyecanla bunu bekliyordu, o nedenle alan dolup taşacaktı…
İl Örgütü ve SKM çalıştı çalışmasına ancak yapabilecekleri bu kadardı…
Onlar daha çok işin teknik kısımlarına yoğunlaşmışlardı demek ki…
Şimdi bütün faturayı bu insanlara kesmek vicdansızlık olur…
İzmit mitingi kısaca böyleydi peki Gebze mitingi nasıldı?
Gebze Koordinasyonu son derece de iyiydi…
Çünkü Ekrem İmamoğlu’nun ekibi miting öncesi hazırlıklarına dahil oldu…
Kılıçdaroğlu mitinginde kılını kıpırdatmayan Fatma Kaplan Belediye imkanları ile sürece dahil oldu…
Yine CHP’nin vekil listesinde ilk beşin içinde olan Gebzeli adayların bu defa Gebzeli oldukları için olsa gerek küçük de olsa katkıları oldu…
Elbette örgütler bu defa araç kaldırdı Gebze’ye...
Harun Yıldızlı her zaman olduğu gibi kendi imkanlarıyla sanıyorum 10 araç ile katkı sundu…
İl yönetimi gerçekten bu defa iyi çalıştı…
Ve elbette İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanının mitingi olduğu için Tuzla, Kartal ve diğer yakın ilçelerden ciddi katkı sağlandı…
Ve miting alanı doldu taştı…
İmamoğlu bu işleri çok sıkı tutuyor, önlemini alıyor…
Aynı zamanda bazı hesaplar da yapılıyor…
İmamoğlu Fatma Kaplan’ı sanıyorum 4 defa zikretti…
Bu önemli bir nokta bana göre ve Kılıçdaroğlu sonrasının hesapları yapılıyor, herkes de çaktırmadan safını tutuyor…
Gerçi Fatma Kaplan’ın safı artık iyice belli oluyor, ölmüş eşek kurttan korkmaz misali Kemal Bey’den umudu kesen Fatma Kaplan Ekrem İmamoğlu’nun koltukları altına sığınıyor…
Biliyor ki, Kemal Bey onu bir daha ne Belediye Başkan adayı yapar ne de vekil adayı…
O nedenle İmamoğlucular arasında saf tutmayı tercih ediyor Fatma Kaplan…
Öyle görünüyor ki,Kemal Kılıçdaroğlu seçimden sonra hem Cumhurbaşkanı hem CHP Genel Başkanı olarak devam edecek…
Zaten mutabakata da yazmışlar bunu…
Tabi buna karşı çıkanlar olacaktır ama pek etkili olabileceklerini sanmıyorum…
Peki, kazandığımız takdirde, gerçekten CHP kazanmış olacak mı?
Emperyalizmin partileri DEVA ve Gelecek, bize bir şey bırakacak mı?
CHP, Babacan ve Davutoğlu ile birlikte yeni bir Türkiye inşa edecek.. (!)
ODTÜ öğrencileri Ali Babacan’ı mezun olduğu okul olan ODTÜ’ye sokmadılar…
Ona vatan haini muamelesi yaptılar…
Ama Kemal Kılıçdaroğlu ona makam üzerine, makam verdi…
Şimdi ODTÜ’lüler Ali Babacan ve Davutoğlu takımına oy verecek mi?
ODTÜ öğrencilerinin yaptığı mı yanlış, yoksa Kemal Beyin yaptıkları mı?
Siz ne dersiniz sevgili okuyucular bu işe?
Toplumda hiçbir karşılığı olmayan, ittifaka ise hiçbir katkısı olmayacak bulunmayan (belki bulunmak da istemeyen), bir miting alanına 3 kişi getiremeyen iki siyasi parti.. Davutoğlu ve Babacan’a verilen bu lütuf ve bu ihsanlar, bir şeye değdi mi, değecek mi?. İzmit mitingi bize bunları düşündürdü.
Neoliberaller her halükarda meclise tam kadro girecekler…
Erdoğan bile ülkeye hiçbir yararlı politika üretemeyen, ülkeyi emperyallerin kucağına atanların başında gelen bu iki ismi kovdu. Ama onlar allem ettiler, kallem ettiler bu defa Kemal Bey’e yanaştılar. CHP’yi kullanarak büyük bir güçle mecliste ve devlet yönetiminde olacaklar…
Ben CHP’liyim, Yurtseverim, Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlıyım diyen hiç kimsenin kabullenebileceği bir durum değil bu.
Gelelim işin diğer yüzüne… Kaybettik diyelim. Biz CHP ve genel başkanımız Kılıçdaroğlu..
İşte o zaman bugün koro halinde Genel Başkan’a methiyeler düzenler koro halinde sövme yarışına girecek…
Ekrem İmamoğlu kolları sıvayacak, ceketi çıkaracak ve Genel Başkan adayı olarak ortaya çıkacak…
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmasının verdiği güç ile muhtemelen başaracak…
Şimdi anlayabiliyor musunuz, İmamoğlu mitingleri neden daha kalabalık?
Şimdi anlayabiliyor musunuz, İmamoğlu genelde neden yalnız miting yapıyor?…
İmamoğlu Genel Başkanlığa hazırlanıyor…
Ve saflarını güçlendiriyor…
Fatma Kaplan gibiler de bu saflarda yer alarak kendilerine siyasi gelecek kazanmaya zemin hazırlıyor…
Kemal Bey, Neoliberallerin tuzağına çekildi…
Tuncay Özkan ve çetesinin bu işte rolü büyük…
Birçok insan, AKP’den bezmiş ama yine de kararsız; yine de CHP diyemiyor.. Bu insanlar Babacan ve Davutoğlu yüzünden bize oy vermeyecek…
Yani dün yüce divanlık olan adamlar altılı masada Kemal Bey Cumhurbaşkanı olsun deyince tüm günahlarından arındılar mı?
Kısacası eğer Kemal Bey kaybederse, CHP bu sefer de kaybederse.. Atatürk’e ve Devrimlerine düşman olan Neoliberaller yüzünden kaybedecek…
Daron ve Rifkin gibi Neoliberaller iktisatçılar yüzünden kaybedecek…
İkinci bir Ekmeleddin vakası olacak; ancak, bu kez sonuçları çok daha ağır. Sadece CHP’yi değil, memleketi ezip yok edecek kadar ağır…
Ben her hâlükârda CHP’nin kazanacağına inanmak istiyorum zira ülkenin CHP’nin ve ülkemizin bir başka şansı daha olmayabilir.
Burada hatalarını zikretsem de yüreğim Kemal Beyin daha doğrusu CHP’nin kazanması için çarpıyor…
Ancak onu hataya sürükleyenler için aynısını söyleyemem.
Kemal Bey, onu Emperyallerle ve Küreselcilerle masaya oturtan Tuncay Özkan ve çetesi yüzünden kazanamayabilir…
Ya da kazandığını farzedelim, DEVA ve Gelecek istediklerini almış olacak ve yine CHP’ye sırt çevirecekler.
Böyle bir zaferin bize de, memlekete de bir hayrı dokunmayacak.
Duruma göre vaziyet almayı, en akıllı siyaset yöntemi olarak gören ve güçlünün yanında olursam; bir paye, bir makam da bana düşer deyip bekleyenler, alkış tutanlar dün ak dediklerine yarın çok kolay bir şekilde kara diyecek. Bunu bir meziyet olarak gören çok insan var.
O nedenle Genel Başkan ne derse alkışlayan, aldığı yanlış kararları dahi tartışamayan,
Vatan, millet, demokrasi sözlerini diline pelesenk eden ancak, hiçbirinin gereğini yerine getirmeyen…
Sadece kendi konumunu düşünen, Küreselcileri ve yeni sömürgeciliği peşinen kabul eden bir topluluğun üyeleri zafer kazanamaz.
Çünkü inanmadıkları halde alkışlıyorlar…
Çünkü anlamadıkları halde destekliyorlar…
Çünkü Kraldan çok Kralcılar…
Kazansa bile yine Ekmeleddinler yönetecek ülkeyi, ne fark edecek?
Dün bir tane Ekmeleddin vardı…
Bugün onlarca Ekmeleddin CHP listelerinden meclise taşınıyor…
Hem de bu topraklarda temsiliyetleri olmayan, hem de halkta karşılığı olmayan, hem de toplam %1 oyları dahi olmayan bu Ekmeleddinler kimi temsilen bu ittifaktalar ve neden bu kadar imtiyazlı oldular, kimi temsil ediyorlar doğrusu çok merak ediyorum…
Atatürk’ün kemikleri sızlıyordur bundan eminim…
Uğruna o kadar savaş ver, uğruna o kadar şehit ver ve geldiğimiz noktaya bak…
Ama seçim bittiği an kopacak fırtınaları ben şimdiden görebiliyorum…
Bülent Karagöz…