Kemal Kılıçdaroğlu yine girdiği bir seçimi daha kaybetti…
Şaşırttı mı ?…
Hayır !….
Eşyanın tabiatına aykırı…
Tarih yine beni haklı çıkarttı…
Altılı masa kurulduğu andan itibaren demiştim ki…
Kılıçdaroğlu kaybetmeyi örgütlüyor…
Tabi bunu söylemek kolay değil hemen bir trol örgütü linç kampanyasına başlıyor ve hain ilan ediliveriyorsun….
Ama bir futbol takımının Amigosu değilimki ben kardeşim…
Bir aklım var ve düşünebiliyorum…
Kılıçdaroğlunun izlediği stratejinin adım adım kaybetmeye sürüklediğini görebiliyorum…
İnsanları nasıl hayal kırıklığına uğratacağını biliyordum…
13 yıllık Genel Başkanlık hikayesine bir bakın Kılıçdaroğlunun…
Atatürk ve ilkelerinden kopartılmış bir CHP…
Solcuların birer birer kellesinin alındığı bir CHP…
Üsküdar Müftüsünü milletvekili yapınca seçim kazanacağını zanneden bir akıl…
Faik Tünay gibi Fetö ile defalarca görüşen ve ilişki içerisinde olan tipleri CHP’den vekil yaparak CHP’de devrim yaptığını zanneden bir akıl…
Girdiği her seçimi kaybeden ama hep Genel Başkan olarak kalan bir adam…
Oysa “CHP’nin oyunu yükseltemezsem, seçim kaybedersem giderim” dediği halde bir türlü gitmeyen bir adam…
İpliği pazara çıkmış Tuncay Özkan ve çetesi ile birlikte hiç bir demokratik teamüle uymayan, astığı astık, kestiği kestik parti içi demokrasinin yanından bile geçmemiş bir yönetim anlayışı…
Memlekette yükselen AKP reddini sönümlendirerek her seçimde iktidarı AKP’ye teslim eden bir adam…
Kaybedeceğini bile, bile Ekmeleddin’i aday gösterip “tıpış, tıpış oy vereceksiniz” diyen bir CHP Genel Başkanı meşru mudur?…
“Türkiye’ye demokrasi getireceğim” diyen ama CHP içinde asla demokratik bir yönetim sergilemeyen, demokratik her girişimi adeta bir darbe ile bastırıp insanları afaroz eden Kılıçdaroğlu CHP’ye son darbesini yaptı…
Hemde onlarca Ekmeleddin’i kendisini partililerine alkışlattıra, alkışlattıra CHP listelerinden meclise soktu…
Kendisi kazanamadı, CHP kazanamadı ama olsun Neoliberallerin temsilcileri girdi ya, bundan daha büyük bir başarı mı olur?
Küresel sömürgecilerin yancıları yani Babacan ve Davutoğlu‘nun kadroları mecliste işte “ne mutlu CHP’liyim diyene” değil mi?
CHP’liler, Sosyalistler, Kürtler Kılıçdaroğlu’nu alkışlamasınlarda kimi alkışlasınlar?
O dahiyane stratejinle çok yaşa Piro sen…
ODTÜ öğrencileri onu mezun olduğu okula dahi sokmadılar…
Ama Kemal KIlıçdaroğlu onu Cumhurbaşkanı yardımcısı yaptı, bakanlıklar verdi, vekiller verdi, Türkiye’yi birlikte yöneteceğiz dedi ve sonra Babacan’ı ODTÜ’ye sokmayan gençlerden oy istedi…
Verdi mi o gençler Kılıçdaroğlu’na oy, verirler mi?
Oysa daha dün yüce divana verecekti Babacan’ı, ne oldu da bu adamı baş tacı ettin böyle kardeşim…
“Altılı masayı kurarak toplumun bütün renklerini bir araya getirdik, 5 benzemez ile yeni Türkiyeyi kuracağız” dediğinde vallahi bir taraflarımla güldüm…
Ve seçimi kaybetmeyi örgütlüyor bu adam dedim…
Altılı masa dediği masaya oturttuğu adamlar kimi temsil ediyor diye sordum…
İşçiyi, memuru, köylüyü hiç kimseyi temsiliyetleri yok…
İktidar ortağı olabilecek oyları yok…
Toplumun hangi kesimini temsilen oturdular o masaya?
Toplumu mu yoksa emperyalleri mi temsil edecekler?
Kimin isteğiyle baş tacı ettin bu adamları?
Akşener’in bir temsiliyeti vardı ve oyu % 15’leri bulmuştu o dönemde ayrıca yükselişe devam ediyordu…
Ama ne Davutoğlu’nun, ne Babacan’ın, ne de diğerlerinin böyle bir temsiliyeti yoktu…
Azılı neoliberalist olan ve görevde oldukları süre içerisinde küresel sömürgecilerin politikalarını zevkten dört köşe olarak uygulayan ve ülkeyi Suriye bataklığına sürükleyen, üretim araçlarını haraç mezat sattıran bu adamlar Kılıçdaroğlu tarafından baş tacı edildiler…
AKP’de görevde iken yüzlerce vatandaşımızın öldüğü bombalar atıldıktan sonra “oylarımız arttı” demişti Davutoğlu…
Türk askerlerini dahi acımadan cayır cayır yakan Amerikan ve İngiliz patentli IŞİD teröristlerini neredeyse kahraman edeceklerdi bu adamlar…
Suriye’de katledilen Ezidi halkının, tecavüze uğrayan pazarlarda satılan binlerce kız çocuğunun kanı onların elinde değil mi ey Kılıçdaroğlu?
Bize demokrasi dersi veriyorsun değil mi?
Bu ülkeye demokrasi getireceğiz diyorsun değil mi?
Evet memleketi haraç mezat küresel sömürgecilere pazarlayan ve onların direktiflerini canla başla yerine getiren, Suriye’yi kana boğan Babacan ve Davutoğlu ile bu memlekete refah getireceksin öyle mi?
Evet bu yeni Ekmeleddinleri sırf seçimi kaybetmek için devreye soktun…
Bu Neoliberal işbirlikçiler ile tokalaşmak başka hangi aklın eseri olabilir ki?
Ve onlarla bir masa kurarak İstanbul seçimlerinde halkın kendiliğinden oluşturduğu toplumsal mutabakata darbe vurdun…
Eğer bu masayı kurmasaydın Akşener’in yükselen oyları…
İstanbul seçimlerinde olduğu gibi CHP’ye oy verecek olan milyonlarca insan AKP’yi iktidardan indirecekti…
Ve altılı masa ile önce toplumun bu heyecanını sönümlendirdin…
Bütün algıyı Cumhurbaşkanı kim olacak, kim olmalı algısına yönelttin…
Bu arada tezgahladığınız kavgalarla İYİ Partinin oylarını baraj sınırına indirdin…
Ve sana oy verdirtmemeyi de başardın…
İyi Parti Kılıçdaroğlu’na oy vermedi, zaten bu da doğal değil mi?
Halkı bu boş işlerle oyalarken kendini Cumhurbaşkanı adayı ilan ettin…
Evet artık seçim kaybedilmeye hazırdı…
Daron ve Rifkin gibi neoliberallerin iktisatçıları ile küresel sömürgecilere sıcak mesajlar verdin…
Dünyanın en büyük terör örgütü Natoya iş birliği mesajları verdin…
Türkiye’yi, Ukrayna bataklığına sokacağım dedin…
Rusya’ya kafa tuttun…
Sam amcaya göz kırptın, cilve yaptın…
Tabi bu işleri tek başına değil Tuncay Özkan ve çetesiyle birlikte tezgahladınız…
Her adımınızla halkın desteğini kaybettiniz, iktidarın değişeceği inancını yıktınız…
Çünkü Emperyalistlerle iş birliği içinde olmak için gönüllü olduğunuzu gören halk size oy vermekten vaz geçti…
İstanbul seçimlerinde oluşan toplumsal mutabakatı yerle yeksan eylediniz…
Ve kazanılmış seçimi bu Ali Cengiz oyunları ile AKP’ye hediye ettiniz….
Yani Özal ve Demirel hayranı Kılıçdaroğlu bir kez daha başardı…
Her zaman olduğu gibi..
Hemde bu sefer Kürtleri ve Sosyalistleri de kullanarak başardı…
Eğer Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş olmasaydı Kılıçdaroğlu bu oyun yarısını dahi alamazdı…
Binlerce sandıkta sorumlunuz yoktu…
Hani Davutoğlu’nun askerleri, Babacan’ın müşahit ordusu neden hiç bir yerde yoktular?
Zaten onlar oyda vermediler…
Zaten Erdoğan’ın istediği de Kılıçdaroğlu’nun aday olmasıydı, tamda bunu yaptınız ve seçimi el birliği ile Erdoğan’a verdiniz…
Kılıçdaroğlu geldiği günden bu yana CHP bir adım ileri gitmedi…
Toplum yoksullaştı, ülke sömürgeleşti, ekonomi her geçen gün kötüleşti, ülke mülteci cennetine döndü ama ana muhalefet partisi CHP oyu hiç bir şekilde artmadı…
Suçlu yine bu millet mi, yoksa millete umut dahi olamayan muhalefet mi?
Belkide birileri özellikle muhalefeti seçim kaybetmek için özel görevlendirilmiş ve seçim kaybetmek için toplum mühendisliği yapıyordur…
Olamaz mı?
21. Yüzyıldayız ve her şey olabilir…
Hakikat ve gerçek gibi görünen birbirinden çok farklıdır…
Her sabah güneşin doğduğunu ve her akşam battığnı zannederiz değil mi?
Oysa güneş doğmaz ve batmaz hep aynı yerdedir…
Dünya kendi ekseninde döner biz ise güneşin doğup, battığını zannederiz…
Bize göre gerçek güneşin her sabah doğduğudur…
Hakikat ise bu değildir…
Tıpkı masaya vurarak “ben buradayım” dediği gibi…
180 derece dönüşle söylemleri değiştirmek gibi…
Kılıçdaroğlu’nun şimdi yaptığı şey kendisine karşı oluşan tepkiyi, öfkeyi sönümlendirmeye yönelik…
2. turu kazanmaya yönelik değil kardeşim bunu görebiliyoruz…
Yani “Hakikat” güneşin hiç bir zaman doğup batmadığıdır…
Kılıçdaroğlu hakikatini bir gün herkes anlayacak ama iş işten zaten geçti…
Anlasanız ne olur, anlamasanız ne olur…
Kılıçdaroğlu gidecek yerine başka Kılıçdaroğlu gelecek…
Ve insanlar bir gün hakikatı anlayana kadar bu döngü devam edecek…
Bülent Karagöz…
Hoşçakal yarın…