Burdur’da yaşayan 100 yaşındaki Fahriye Altındal, Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarının çok coşkulu geçtiğini söyledi ve gençlere tavsiyelerde bulundu.
Fahriye Altındal 1 Eylül 1923’te Burdur’da doğdu. Sekiz yaşında ilkokula başlayan Altındal, annesini verem hastalığından kaybetmesi üzerine okulu bırakmak zorunda kaldı.
Ticaretle uğraşan Saim Altındal’la hayatını birleştiren Altındal, evlendikten sonra kayınvalidesiyle Burdur Alaca dokumalarını dokuyarak ev ekonomisine katkıda bulundu.
Çok sevdiği hayat arkadaşını 14 yıl önce kaybeden ve geçirdiği bir hastalıktan dolayı sağ gözünde görme kaybı olan Altındal, günlerini evinde eşine duyduğu özlemle geçiriyor.
Torununun torununu gören Altındal, sağlıklı şekilde Cumhuriyet’in 100. yılına kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor.
“MEYDANLAR DOLAR TAŞARDI”
Altındal, Cumhuriyet’in 10. yıl kutlamalarını dün gibi hatırladığını belirterek, “Ben o zamanlar çocuktum, babam kasap tezgahını kağnıya yükledi, biz de onunla kağnıya bindik, Cumhuriyet Meydanı’na bayrama gittik. Çok coşkulu kutlandı, o zaman ’10 yılda 15 milyon genç’ marşı var ya Onuncu Yıl Marşı o çıktı. Marş söyleye söyleye, kağnılarla böyle herkes bayram yerine giderdi. Demirci, kömürcü artık kim ne iş yapıyorsa onlar böyle Burdur’un içinde at arabalarıyla kağnılarla dolaşırdı. Meydanlar dolar, taşardı, her yere bayraklar asılırdı.” ifadelerini kullandı.
Atatürk, Burdur’a geldiğinde 7 yaşında olduğunu belirten Altındal, hasta annesine baktığından evden çıkamadığını, Atatürk’ü göremediğinden dolayı üzüldüğünü kaydetti.
“GENÇLER TÜRKİYE’NİN KIYMETİNİ BİLSİNLER”
Altındal, eskiden bayramların çok güzel kutlandığını ifade ederek, “Bayramlarda evleri gezerdik, davetler olurdu, insanlar eskiden birbirine karşı çok samimiydi. Şimdi o samimiyet yok.” dedi.
Cumhuriyet’ten sonra Türkiye’nin çok değiştiğini, geliştiğini dile getiren Altındal, şöyle konuştu:
“Zaten savaşlardan dolayı çok insan kalmamıştı. Benim rahmetli kayınpederim Ali Altındal, 9 sene askerlik yapmış. Akşam oldu mu otururduk bizlere hep harp anılarını anlatırdı, en sonunda Atatürk gelmiş ‘Ya bu düşmanı bitireceğiz ya da hepimiz öleceğiz’ demiş. O günden sonra gavur yenilmiş gitmiş. Rahmetlik çok güzel anlatırdı. Gençliğimde çok çalıştım, dokuma tezgahında Alaca dokuma işledim. Ondan sonra halı işledim. Sonra evlendim, eşim bir yıl sonra askere gitti, 3 yıl sonra döndü. Eskiden yokluk vardı, gençlere tavsiyem her şeyi bilinçli kullansınlar, şimdi her şey çok hor kullanılıyor. Gençler bu Türkiye’nin kıymetini bilsinler, kavga etmesinler, bu ülkeye sahip çıksınlar. Bu vatan çok zor kazanıldı. Çanakkale bütün şehitlerimizle dolu.”
Kaynak: Odatv.com