İyi Parti Kocaeli’de fırtınalar kopuyor…
Ve İYİ Parti siyasi hayatını tamamlıyor bu seçimlerden sonra bitkisel hayata geçecek diyebiliriz…
Meral Akşener siyaseti bıraktığında fişi çekilecek bir hasta adam…
Oysa kuruluşu ülkede oldukça ciddi heyecanla karşılanmıştı ve görüldü ki, diğerlerinden bir farkı yok…
Dildeki söylemler anti emperyalist ama özü neoliberal…
Yani sermaye sınıfını kutsayan ve bu sistemle bir sorunu olmayan bir akıl tarafından muhalefeti dizayn etmek adına kurulmuş bir parti…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ele geçirdiği CHP nasıl neoliberalize edildiyse, İYİ Parti’de aynı akılla dizayn edildi…
Tabelalar farklı ama içi ve amacı aynı…
Mehmet Şimşek‘ten zerre kadar farklılık taşımaz Bilge Yımaz’ın ekonomi görüşü, tıpkı Ali Babacan gibi…
CHP’de nasıl ki dün Faik Öztrak, bugün Selin Sayek Böke güya ülkenin ekonomisini düze çıkaracak ekonomistler olarak öne çıkarılıyorsa aynı akıl, aynı fikir İYİ Parti ve diğerlerinde de egemen…
Kemal Kılıçdaroğlu, Ali Babacan ile ülkeyi refaha ulaştıracağız diyordu…
Kemal Derviş’in Türkiye’de ki devamı olan Mehmet Şimşek, Bilge Yılmaz, Ali Babacan, Faik Öztrak, Selin Sayek Böke küresel sermaye sınıfının yani sınır tanımayan sömürgecilerin iktisatçılarıdır…
Kısacası ülkenin ekonomik ve siyasal bağımsızlığını değil küresel sermeyenin hakimiyetini alengirli laflarla meşrulaştırırlar, onlar zenginleşir ama halk yoksullaşır, köleleşir, ülke sömürgeleşir… Bir müddet sonra onlar gider başkaları gelir ama sömürü devam eder, küreselcilerin iktidarı hep sürer…
Onlar verginin sadece halktan alınması gerektiğini savunur ve derler ki, “vergiyi tabana yayacağız”, hiç demezler milyarlarca dolar kar eden küresel şirketlerden vergi alacağız, diyemezler…
Tıpkı bugün “vergiyi tabana yayacağız diyen Mehmet Şimşek’i eleştiren bir tane muhalefet temsilcisinin olmadığı gibi…
Dolayısıyla Türkiye’deki partilerin hepsi birbirinin tıpkısının aynısı olduğu gerçeği içimizi acıtıyor…
Kimi milliyetçi postu giyer ama içi neoliberaldir… Onun işi milliyetçi yurttaşları konsolüde edip uyutmaktır.
Kimi solcu postu giymiştir ama neoliberaldir… Onunda işi solu konsolüde edip uyutmaktır…
Kimi de dinci postu giyer ve o da neoliberaldir… Onun işi de dindar yurttaşları konsolüde edip uyutarak sömürüyü, yoksulluğu meşrulaştırır kaderine razı bir millet yaratır…
Tabelalar farklı, adları farklı ama içleri aynı Türkiye’de siyasi durum budur…
Ancak bu duruma itiraz eden hiç kimse yoktur, zaten itiraz edenler kapıdan kovulurlar, içeri sokulmazlar…
Hasbelkader kendisine bir yer bulabilen bazıları da süreç içerisinde etkisizleştirilir ve bir şekilde kapı dışarı edilir yani istifa etmek zorunda kalırlar işte en son örneği İYİ Parti Körfez ilçesinde yaşanan istifalardır…
Bu ayrışmalar seçim dönemlerinde ortaya çıkar, çünkü neoliberal düzen çıban başı olacak olanları temizler…
Elbette bu da anti demokratik uygulamalarla olur…
İl Başkan Yardımcısı Güner Çiçekli istifa etti. (Aslına bakarsanız istifa etmek zorunda bırakıldı)
Körfez Belediyesi Meclis Üyeleri Fevzi Canbaz, Ender Oğuz, Akif Ersoy istifa etti... (Sisteme karşı çıkıyorlardı, onları etkisizleştirmek gerekiyordu ve başardılar…Onlarda yok sayılarak istifa etmek zorunda bırakıldılar)
“Körfez İlçe Başkanı Meclis üyeliklerini satıyor” dedi Akif Ersoy... Kimsede çıt yok…
Lütfü Türkkan neden çıkıp İYİ Partide böyle bir şey olmaz demiyor?
İl Başkanı çıkıp neden böyle bir şey olamaz, iftira atıyorlar demiyor?
Körfez İlçe Başkanı neden sessiz kalıyor?
İnsanlar üç beş gün konuşur sonra unuturlar diye düşünüyorlar, haksız da sayılmazlar…
“Tepeden inme Belediye Başkan adayı atayamazsınız, Körfez ilçede çok kirli şeyler duyuyoruz, sıralamayı parayla satıyorsunuz” dedi Fevzi Canbaz…
“İyi Parti sadece bir kaç kişinin çiftliği değildir, tabanın talepleri görmezden geliniyor, liyakatsizlik had safhadadır” dedi Ender Oğuz…
“İl Başkanı ve yanındaki bir kaç kişi parti emekçilerinin hakkını ödeyemezler” dedi Güner Çiçekli…
İYİ Parti GİK’inden çıkan CHP ile ittifak yapılmayacağı kararı da bu arkadaşların tepkisini çeken ayrı bir nokta…
Daha pek çok şeyler söylediler…
Neden?
“Partide hayati karaları birkaç kişi kendi başına alıyor “…
Yani parti içi demokrasi yok…
Bu yeni bir şey değil Türkiye’de tüm siyasi partiler on yıllardır aynı durumda… Hepsi neoliberaller tarafından ele geçirilmiş…
Ender Oğuz’un dediği gibi mühür kimdeyse Süleyman odur diyen diktatörce bir yönetim anlayışı şu an İYİ Partide egemen…
Küresel sermayenin bekası için var olan ele geçirilmiş partiler zaten umut olamazlar…
Olmayan demokrasiyi, olmayan milliyetçiliği, olmayan devletçiliği varmış gibi gösterip sömürü düzeninin devamını sağlamaktır görevleri…
Aslına bakacak olursak bazı durumlar dışında buna pek itiraz eden de yok…
Türkiye’de ekonomik ve siyasal bağımsızlığı savunacak, Tam Bağımsız bir Türkiye’yi yeniden inşa edeceğini net bir şekilde ortaya koyacak özü sözü bir anti emperyalist ciddi bir partiye ihtiyaç var…
Belki de kurtuluş buradadır…