AKİF’İ MİLLETİN GÖNLÜNDEN SİLEMEDİLER
13. Kitap Fuarı’na katılan, İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’un torunu Selma Argon, “Dedem, vatanı ve milletin için ailesine geride bırakarak, milli mücadeleye destek veren büyük bir şahsiyettir.” dedi. Argon, “Dedem çok küçük yaştan itibaren şiire ve edebiyata merak sarmış. Annesi, oğlu hafız olsun, hoca olsun istemiş ama babası, ‘ona dini bilgileri ben öğretirim, o müspet ilimleri öğrenecek’ demiş” şeklinde konuştu.
“DEDEM, KİMSENİN ÖNÜNDE EĞİLMEDİ”
Dedesinin yürümeyi ve sessizliği çok sevdiğini aktaran Argon, “Allah ona öyle bir ses vermiş ki hepimize öyle bir sessizlik versin. Çünkü ölümünden o kadar uzun süre geçmesine rağmen hala sesini kulaklarımızda duyuyoruz, kalbimizde hissediyoruz. Uzun seneler unutturulmaya çalışıldı, yok edilmeye çalışıldı. Ama halkımız, milletimiz ilk günden itibaren onu gönlüne aldı. Onu oradan kimse çıkaramaz. Çünkü doğru bir insandı. Allah’ın yolundan gitmiş, dosdoğru bir insandı. Kimse onu, önünde eğilmeye mecbur edememiş. Bir tek Allah’ın huzurunda secdeye varmış, Peygamberini sevmiş, doğruluktan asla vazgeçmemiş.” ifadelerini kullandı.
“MUSTAFA KEMAL’İN DAVETİNİ HEMEN KABUL ETTİ”
İstanbul işgal edildiğinde Mehmet Akif’in, Kuşçubaşı Eşref ile birlikte Teşkilat-ı Mahsusa’da görevlendirildiğini ve Anadolu’nun bir çok yerinde tehlikelerle dolu çalışmalar yaptığını belirten Argon, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Dedemin evine bir sivil asker geliyor. Mustafa Kemal’den mektup getiriyor. Mustafa Kemal, dedemi ve bir kaç önemli ismi hemen Ankara’ya çağırıyor. ‘Bir an önce yanımda olsunlar, milli mücadeleye katkı sağlasınlar’ diyor. Mustafa Kemal, ‘Mehmet Akif de yanımda olursa, halk milli mücadeleye inanır’ diye düşünüyor. Dedem daveti hemen kabul ediyor, ailesini enişteme emanet ederek Ankara’ya gidiyor. Zorlu ve tehlikeli yolculuktan sonra Ankara’da Meclis’in önünde Mustafa Kemal tarafından karşılanıyorlar. Daha sonra Taceddin Dergahı’nda kalıyor. İleride orası ikinci bir Meclis oluyor. Milli mücadele konuları orada konuşuluyor. Dedemin milli mücadele Atatürk’ün yanında olması, insanların onun konuşmalarını dinlemeleri, camilerdeki vaazlarda ‘Atatürk’ün etrafında toplanmamız’ lazım diye konuşması, insanları çok etkiledi ve halkın milli mücadeleye olan inancını artırdı. İnsanlar silahını alıp, olmayanlar sabanıyla akın akın askere yazıldılar.”
“DEDEMİ POLİS HAFİYELERİ TAKİP ETTİ”
Dindar insanlara baskıların yapıldığı, İstiklal Mahkemelerinin kurulduğunu dönemde dedesinin peşinden polis hafiyelerinin takip ettiğini aktaran Argon, şunları kaydetti: ‘’Dedemin peşinden polis hafiyeleri dolaşmaya başlıyor. Yapılan devrimler, reformlar hakkında ileri geri konuşanlar var. Acaba Mehmet Akif’i de içlerine çekerler mi. Onların başı olur mu diye endişeler var. Dedemin, Allah’tan başka kimseden korkusu yok. Düşündüğünü her zaman söylemiş. O yüzden de 9 köyden kovulmuş, doğru sözlü bir adam olduğu için. Dedem için İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne üye oldu diyorlar. İttihatçı olduğu için onu hain olarak görenler var. Ben onları Allah’a havale ettim. Dedem, arkasındaki polis hafiyesini görünce o kadar kalbi kırılıyor ki ‘ben vatan haini miyim ki arkamdan polis hafiyesi takip ediyor’ diyerek çok içerliyor. Mısır’a gidiyor ve orada 11 sene kalıyor. Gitmeden önce Atatürk ondan Kur’an-ı Kerim’i, Türkçe tercüme yazmasını istiyor. Yaklaşık 7 senesini Türkçe meali ile uğraşmış. Bitiriyor. Ama belki de yanlış yazdım vebali vardır, nasıl Allah’a hesap veririm diye teslim etmekten vazgeçiyor. Vatan hasretinden dolayı hastalanıyor, siroz oluyor. Vatanında ölmek istediği için İstanbul’a geliyor.”
“MEHMET AKİF’İ SÜRGÜNE ATATÜRK GÖNDERMEDİ”
Atatürk, Mehmet Akif’i sürdürdü yönündeki iddiaları doğru olmadığını belirten Argon, “Sakın inanmayın. Yok öyle bir şey. Atatürk ile aralarında herhangi bir şey olmadı. Atatürk onu bizzat çağırdı. Dedem, ona güvendiği için koştu gitti. Birçok insan gibi gitmeyebilirdi. Ama o arkasında ailesini bırakacak kadar vatanını seven biriydi.” İfadesini kullandı.